16 Mayıs 2015 Cumartesi

Bir Adam Ya Da Bir Adam


Bilgisayarı kapattı. Ofisin camından yaşadığı şehre baktı. Her yer karanlıktı. Saate baktı. 3:07. Paltosunu giydi. Kapıyı açıp, ofisten çıktı. Cüzdanını, telefonunu ve anahtarlarını kontrol etti. Bilgisayar çantasını unuttuğunu düşünüp almak için geri ofise dönecekti ki; sağ elinde olduğunu fark etti. Gülümsedi. Asansöre bindi. Otoparka inmek için düğmeye bastı. Asansörün içindeki aynada kendine bakmaya başladı. Dik durdu. Yüzünü yaklaştırdı. Yanağını sıvazladı. Yan durdu. Göbeğine baktı. Sağ elindeki çantayı sol eline alıp, sağ eliyle göbek deliğinin olduğu bölgeyi sıktı. "Ding" . Asansörün kapısı açıldı. Aynaya son bir bakış atıp, indi. Arabasını koyduğu yeri hatırlamıyordu. Sağ ön cebinden arabanın anahtarını çıkardı. Kapı açma düğmesine bastı. Sesin geldiği yere doğru yürürken anahtarı tekrar sağ ön cebine koydu. Arabanın yanına geldiğinde, çantayı tekere yasladıktan sonra, eğilip altını kontrol etti. Bir şey olmadığını görünce kalktı. Üstünü çırptı. Arka kapıyı açmak için yeltendi. Kilitlenmişti. Sağ cebinden arabanın anahtarını çıkarıp düğmeye bastı. Arka kapıyı açtı. Çantayı ve paltosunu bıraktı. Kapıyı kapattı. Şoför kapısını açtı. Koltuğa oturdu. Emniyet kemerini ceketini kırıştırmaması için özenle taktı. Arabayı çalıştırdı. Otoparkın çıkışına geldiğinde torpidoyu açtı. Kartını okuttu ve bariyeri kaldırdı. Mesaiye kaldığı her gün olduğu gibi, bugün de otoparktan çıkarken camı açıp; bariyere doğru tükürdü. Eve doğru yol almaya başladı.

Apartmanın önüne geldiğinde, torpidodan evin anahtarlığını çıkartıp, otopark için olan zımbırtının düğmesine bastı. Açılmasını beklerken, cüzdanı ve telefonu unutmamak için iki bacağının arasına aldı. Evin anahtarlarının olduğu anahtarlığı da sol cebine koydu. Otoparka girdi. Önce gözleriyle, ardından arabayla boş yer aradı. Biraz turladıktan sonra buldu. Saate baktı. 3:46. Az daha oyalanırsa uyumadan işe gidecekti. Emniyet kemerini kapatırken gösterdiği özeni gösteremeden, emniyet kemerini açtı. Aceleyle cüzdanı ve telefonu sol eline aldı. Arabanın anahtarını kontaktan çıkarıp, evin anahtarının olduğu sol cebine koydu. Kapıyı açıp, arabadan çıktı. Cüzdanı sağ arka cebine, telefonu sağ ön cebine koydu. Kapıyı kapattı. Otoparktaki asansöre doğru yürüdü. Düğmeye basıp gelmesini beklerken, zamandan kazanmak için evin anahtarını sol cebinden çıkardı. Sağ eliyle arabanın anahtarını çıkartıp kapıları kilitledi. "Ding" Harika zamanlama. Asansöre bindi. Arabanın anahtarını sol ön cebine koydu. 32.katta inmek istediğini belirten düğmeye bastı. Kapı kapandı. Aynayla göz göze geldi. Yüzünü yaklaştırdı. Yanaklarını sıvazladı. Yan durdu ve o iğrenç göbeğine bir kez daha baktı. Sağ ön cebinden telefonu çıkardı. Eşine mesaiye kalacağını, haber verip vermediğini kontrol etti. Vermişti. Telefonu ön sağ cebine koydu. Sol eliyle evin anahtarını zıplatmaya başladı. "Ding" Gülümsedi. Aynaya el sallayıp, asansörden indi. Kapının önüne geldi. Bugün karısına ve çocuklarına ulaşmak için açması gereken son kapının önündeydi. Kapı sayısı yaşıyla orantılıydı ve büyüdükçe artıyordu. Saate baktı. 3:56. Anahtarı sağ eline aldı. Kapıyı açtı. Ayakkabılarını çıkardı. Anahtarı kapıdan alıp, kapıyı kapattı. Anahtarı tekrar takıp, kapıyı kilitledi.  Telefon yardımıyla çocukların odasına acele adımlarla uğrayıp, üstlerini örttü. Kendi odası ve çocukların odası karşı karşıyaydı. Bu yüzden kendi odasını telefon kullanmadan el yordamıyla buldu. Ceketini çıkarıp kapının arkasındaki askılığa astı. Saati, cüzdanı, telefonu ve arabanın anahtarını başucundaki komodinin üzerine bıraktı. Telefonu geri alıp, alarmı kontrol ettikten sonra geri bıraktı. Gardırobun karşısına geçti. Aynaya baktı. Dik durdu. Yüzünü yaklaştırdı. Kulaklarını sıvazladı. Yan durdu. Göbeğine baktı, sıkmak istemedi. Dik durdu. Aynaya baktı. Yüzünü ekşitti. Yatağa baktı. Pijamaları yastığın üstündeydi. Onları aldı. Üstünü değiştirdi. Gömleği yatağın üstünden aldı. Yakasına baktı. Kararmıştı. Çoraplarıyla beraber kapının dışına bıraktı. Yatağa yanaştı ve telefonun alarmını tekrar kontrol etti. Telefonu şarja takıp başucuna koydu. Eşinin yanına uzandı. Elini beline attı. Gözlerini kapadı. 

 

Gözlerini açtığında, kendini düz bir yolda buldu. Tek tük ağaçlar vardı. Arkasına döndü. Eşi ve çocukları arkasındaydı. Onların yanına ulaşmak için, gerekli olan dört adımı attı. Eşi ifadesiz ona bakıyordu. Çocukları ise gülümsüyordu. Başını kaldırıp, ileriye baktı. Yaklaşık 3-4 adım ilerilerinde 3 insan daha vardı. Evet! Çok tanıdıktı bu yüzler. Annesi ve babası ve kendi karşısında duruyordu. Babası uzun kollu gömlek giymişti. Gömlek cebinden uzun samsun paketi ve kredi kartları gözüküyordu. Annesi ise siyah bir entari giymişti. Her ikisinin de saçları siyah ve sıktı. Kendi üzerinde askılı tişört vardı ve kahkaha atıyordu. Fotoğraflardan tek farkı anne ve babasının suratsız ifadeleriydi. Onda bir farklılık yoktu. Kendini bırakıp, eşine ve çocuklarına döndü. Ailesi eşini ve çocuklarını hiç görmemişti. Bu buluşmayı daha da geciktirmemek için, tüm aile fertleri el ele tutuşup, onlara doğru bir adım attı. Onlar da davete icabet ettiler. Yanına döndü. Eşi biraz zayıflamıştı. İfadesizliğinden bir şey kaybetmemişti. Diğer yanına döndü. Çocuklarından biri kaybolmuştu. Diğeri ise bebek arabasında hunharca gülüyordu. Annesine babasına ve kendisine baktı. Üzerinde gömlek vardı. Babasının bacağı kadardı. Kahkahalarının dozu hafiflese de atmaya devam ediyordu. Babasının üzerinde yine uzun gömlek vardı. Cebinde uzun samsun ve kredi kartları duruyordu. ( Uzun samsun arada oyuncu değişikliğine gitse de, kredi kartları oradan ömür boyu loca almıştı.) Annesi ise kısa kollu bluz ve mini etek giymişti. Her ikisinin de saçlarında yer yer beyazlar vardı. Her ikisi de ifadesizdi. Bebek arabasını sol tarafına aldı. Sol eliyle arabanın sağ kolunu tuttu. Sağ eliyle karısının elini tuttu. Olacaklar için sabırsızlanıp, karşıya doğru bir adım daha attı. Bebek arabası kaybolmuştu. Karısının vücuduna baktı. Olağanüstüydü. Senfoni orkestrası gibiydi. Normalde birbirinden habersiz olan enstrümanlar, şimdi müthiş bir uyum yakalamış ve bunu devam ettiriyorlardı. Üstelik bunu korse kullanmadan yapıyorlardı. Ne yazık ki ifadesizlik için korse bulunmamıştı. Kafasını kaldırdı. Anne ve babasının saçları seyrelmiş ve beyazlamıştı. Babası kısa kollu gömlek giyiyordu. Gömlek cebindeki uzun samsun yerini elektronik sigaraya bırakmıştı. Kredi kartları öncekine göre azalmış, yerini market kartları almıştı. Annesi uzun kollu bluz ve uzun etek giymişti. Kendiyle göz göze geldi. Saçlarını uzatmış, kirli sakal bırakmış, iki kulağına birer tane küpe takmıştı. Üzerinde “The Rolling Stones”  tişörtü vardı. Kahkaha yerini tebessüme bırakmıştı. Zaman zaman kendine sarılmak istediğini hatırladı. Şu an istemekten öteye geçebilirdi. Aralarındaki mesafe yarım adımdan fazla değildi. Karısının elini tutmasıyla, alarmın çalması bir oldu. Gözünü açtı. Telefonu eline aldı ve alarmı kapattı. Şarjdan çıkardı. Fenerini açtı. Banyoya doğru yürümeye başladı. Odadan çıkarken gömlek ve çoraplarını eline aldı. Banyoya gidip kirli sepetine attı. Elini yüzünü yıkadı. Odasına geldi. Gardıroptan temiz gömlek aldı. Telefonun fenerini kapatıp yatağın üzerine bıraktı. Üstünü değiştirdi. Cüzdanı sağ arka cebine koydu. Telefonu yatağın üzerinden alıp sağ ön cebine koydu. Arabanın anahtarını da sol ön cebine koydu. Saate baktı. 6:30. Saati sol koluna taktı. Telefon yardımıyla kapıyı buldu. Anahtarı solo çevirip kilidi açtı ve yan hale getirip kendine doğru çekip çıkardı. Arabanın anahtarının olduğu yere onu da koydu. Ayakkabılarını giydi. Kapı kolunu tutup, kendine doğru çekti.